Bu savaş başka!

ZILGITI yedim yine:))

Son yazimi blogumda paylasmadim diye kizanlar ve sitem edenler cgalinca, hatta isi facebook kisisel sayfama tasiyinca yazar dostlarim, eh tamam o hal de dedim, (Mecburen) :)))

Alin anacim aha da aldim yayima.


Bir zamanlar en ufak anlarını paylaşmak adına neredeyse, seni bundan alıkoyan herşeyle yarıştığın o kişiyle, artık bir savaşın tam ortasındasın...!

Göremediğin ve kendini itinayla kalın perdelerin ardına sakladığın gercek ise?

Bu savaştan galip çıkmanın neredeyse imkansız, kaybedeninse her iki taraf oluşudur!

Her insan gibi sen de karşında ki ile değişirsin. Karşı çıktığın, istemediğin bir değişimin sana zorla empoze edilişi mi?
Yoksa sen zaten değişime hazırsın fakat bunu bir iktidar sorunu olarakmı görmeye başladın?

Hala okuyorsan bu yolculuğa hazırsın demektir.
Hadi!!!
Ne zaman başladı bu savaş?
Ne zaman sevgili olduğunu/zu unutup, mualif olmaya başladınız birbirinize?
Bu savaş ta en çok yara alan, sadece sen misin?

Tüm "ama" ve "fakat" ları rafa kaldırıp bunları ve aklının bir köşesinde uzun zamandır cevaplanmayı bekleyen sulalerinide çıkar masanın üzerine, hatta kaleme dök.

En ufak sorun yaşandığında manipülasyonlarla karşılaşıyorsan, artık karşı tarafın elinde neler olduğunuda az çok biliyorsun demektir.

Durmadan itiraz ve koruma içgüsü ile hiç bir finale bağlanmayan ve ertelemekle yetindiğin ve zaman zaman yine karşılaştıklarınla yüzleş.

Koruma ve savunma içgüdülerini bir an olsun kilitle bir yerlere, onlar yine senin, dilediğinde alabileceksin.

Onun gözü ve anlayışı ile değerlendirmeyi dene olayları.
Onun bakış açısını dar ve ben kavramına sığdırılmış, söz de bizlik kavramından rahatsız mısın?

Ya da o senin!
Korkusuzca tüm suallerini çıkar cebinden.

Bir şeyi unutmadık mı?
Eksi ve artılarılarını seve seve baş tacı ettiğimiz kişi bu.

ŞU AN EN FAZLA EKSILERİNI TAKARAK YAŞADIĞIN.
"Ve doyasıya sevdiğin" değil mi?
Unutmamamız gereken, zaten değiştiğimizdir. İlişkide yaşadığız tüm bunlar, zaten değişimin en büyük etkisi.

Öyle bir daldın ki bu savaş oyununa, bunun bir girdap olduğu ve seni sarıp en diplere çekerken, huzurunuda yuttuğunu unutuyorsun. Onunla sohbeti, onunla eğlenmeyi, onunla gezmeyi, ona dokunmayı, onunla ağız dolusu gülmeyi unuttun.

Alınganlaştığın konulari belirle. Seni duy-seni dinle.
Onu duy-onu dinle.

Kişi karşısındakini tamamlamaya programlıdır, onun için en iyiyi elbet birazda kendisi için ister. Tüm en'leri ister onun için.

İşte tam burada, yola çıkıs sebebini görmek gerek.

Ses tonu ve anlatım biçimidir yaptırımı ya da iticiliği olan. Vücut dilidir. Zaman ve süreçtir. Yer ve mekandır.

Onu vücut dilinle dövme!
Seni vucüt diliyle dövmesine izin verme.
Rahatsız olduğun konuları aktarırken kırıcı olma.
Onun sevdiğin kişi olduğunu unutma, "unutmasına izin verme".

Ben olmadan, biz olunamayacağını, biz olduktan sonra, ben egosu ile bizliği tek başına yönlendiremeyeceğini unutma.


* İngiliz Epidemolojist William Farr'ın 1858'de yaptığı araştırma evli insanların bekarlara göre daha sağlıklı ve uzun yaşadığını ortaya çıkarmıştı.

Aradan geçen 150 yıl evliliğin sağlık ve mutluluk ile yakından ilgili olduğu gerçeğini değiştirmedi. Günümüzde yapılan birçok araştırma çarpıcı bir gerçeği daha ortaya çıkardı: mutsuz evlilik hasta ediyor.

Yapılan araştırmalar evli çiftlerin bekarlara göre kanser, kalp krizi, zatürree ya da herhangi bir ameliyat riskini daha az taşıdıklarını gösteriyor. İsviçreli bilim adamları yaptıkları çalışmalar sonucunda evlilerin bunama olasılığının da daha az olduğunu ortaya koydu. Hollanda'da yapılan deneylerde ise cinayet ve trafik kazasından birçokkanserçeşidine kadar iki düzine ölüm sebebi kategorize edildi. Evli olmayanların evli olanlara göre çok daha fazla risk taşıdığı belirlendi.

Günümüzde yapılan birçok çalışma ise mutsuz evliliğin yarattığı sağlık problemlerine dikkat çekiyor. Sorunlu bir evliliği olan bireylerin, hiç evlenmeyenlere göre çok daha sağlıksız olduğu sonucu karşımıza çıkıyor. Yakın tarihte yapılan bir araştırma problemli bir evliliğin kalbi düzenli sigara kullanımı kadar olumsuz etkilediğini ortaya koydu. Boşanmış kişilerin de bekarlara göre daha sağlıksız olduğu görüldü.*


Birlikteliktelikten meydana gelen o vücuda daha fazla zarar verme/yin! O vücudun sağlığını düşün/ün.

Lütfen!

Önce kendinle barış.

*Mutlu olmadığın biriyle mutlu görünmeye çalışma. Olan "mutluluğa" olur.
-Charles Bukowski-*

Sevgimle.

Elif Turna Türk

Ha gazetemizin internet sayfasini ziyaret etmek ve hani olurya, ya emek vermis ve ben tuttum bu makaleyi diyebileceklerin olasiligi düsük te olsa, bir ihtimal deyip, hani elleri puanlamaya yanasir umuduyla, iste köse yazilarima ulasacaginiz internet adreslerimden birisi.:))




Yorumlar

  1. Aslında herkesin bildiği ama iş uygulamaya gelince çokta başarılı olamadığımız konuları akıcı bir tarzla anlatmışsın. Yüreğine, kalemine sağlık. Benden 5 puan gitti sana. :)(:

    YanıtlaSil
  2. Oy tesekkür ederim, senin puanina kurban:=))

    Latife bir yana cidden seninde bahsettigin gibi, cogumuzun bildigi seyler, bazen göz önüne gelmeleri ile yeniden animsananlar. Kisisel sorgulama sürecinden kacan bir toplum olmaya basladik. Bu manada yaptigimiz arastirmalar gösterdi ki, okunan böylesi yazilarin kisileri buna ittigi bariz. Zamanin ve yorumun icin cok tesekkür ederim can.

    Sevgimle.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder